Hıdırellez

Hıdrellez neşe, sevinç, umut, mutluluk, huzur, yeşil, su, hayat, bahardır.
Hıdrellez huzur dolu günlerin başlangıcı, iyilikleri mücdeleyen bereket, eğlence coşku dolu gündür.
Türk halk kültüründe önemli bir yer tutmuş, halkın inançları arasına geçmiş bir gündür.
Hıdrellez çok eskilerden beri kutlanıla gelen bir gündür. Yöreden yöreye bir takım farklılıklar gösterse de temelde iyiliklerin, güzelliklerin buluşması olarak değerlendirilmiştir. Bu sebeple olsa gerek ki insanlar bu gün işi gücü bırakır, eğlenceler tertip ederler, kırlara çıkarlar.
Güneş, masmavi gökyüzü, yemyeşil çimenler, berrak, tertemiz su ve insan birbirine kavuşur.
O gün dua edilir, bereket dilenir, insanların neşeleri sevinç çığlıkları gökyüzüne yükselir.
İnsanlar böylesine güzel duygularla benimsedikleri bu güne AYLARIN GELİNİ ismini vermişlerdir.
Hıdrellez gerçekte, Hızır ve İlyas’ın her yıl buluştukları, bir araya geldikleri gün olduğuna inanılan ve kış mevsiminin sona erip, yaz mevsiminin başlangıç günü kabul edilen, genelde Miladi takvime göre 6 mayıs günü kutlanılan bir gündür. Bu güne HIDIR ve İLYAS isimlerinin birleşmesinden HIDIRELLEZ denilmiştir.
Hızır veya Hıdır isimli kişinin peygamber olduğu, veli bir kul olduğu, salih kullardan bir kimse olduğu hatta Nuh ‘(A.S) ın gemisinde bulunduğu rivayetler arasındadır. İlyas (A.S)’ında peygamber olduğuna hiç şüphe yoktur.
3-KÖYÜMÜZDE HIDIRELLEZ
Hıdırellez gününden bir gün öncesinden bir tellal vasıtasıyla “Yarın Hıdrellez Sofrası Kurulacağı” tüm köylü halkına duyrulur.
Hıdırellez sofrası kurulacağını duyan köylülerimiz o akşam özel yapılan “kalakay”ı (Hıdrellez Çöreğini) tezek közünde güzelce pişirirler. Kalakay çöreğinin yanında her ev imkanı ölçüsünde yiyecek bir şeyler hazırlar; kimi göbete, kimi cantık, kimi kıykaşa, kimi şaşuv, kimi ayran, kimi hoşaf…
Hıdırellez günü köyde bulunan erkekler öğlen namazını hep beraber camide kılarlar. Topluca camiden çıkan cemaat cami yakınında bulunan dambaşılı evler üzerine kurulan sofralara otururlar. Köyün genç delikanlıları köy kadınların akşamdan pişirdikleri kalakay hıdrellez çöreklerini, göbeteleri, şaşuvları, kıykaşaları ve ayranları sofraya oturanlara ikram ederler ve köylü hep birlikte karınlarını doyururlar. Sofradan sonra imam bir sofra duası okur. Herkes bu güzel duaya “amin” der.
Köyümüzün çok geniş büyük bir harmanı vardır. Mayıs ayında yemyeşil otlar kaplar harman yerini. Köyün erkekleri öğle namazında camiye giderken köy kadınları da çocuklarını ve akşamdan yaptıkları hıdrellezi çöreklerini ve diğer yiyeceklerini yanlarına alarak yem yeşil otlarla bezenmiş harman yerine giderler. Büyük bir sofra bezi serilir harmana. Bohça içinde getirilen çörekler bu geniş sofra bezlerinin üzerine konur.
En önde yaşlılar, ortada daha gençler, arka saflarda ise çocuklar yaş sırasına göre sıralanarak yeşil otların üzerine diz üzeri otururlar. Köyümüzn en yaşlılarından ve güzel Kuran okuyan Perdevis, Gülüzar, Leyla, Kör Gülüzar, Sebiha hala, Nazife hala münacaat okurlardı. Bunların arkasında bulunan kadın ve kız çocukları avuç içleri yere bakacak şekilde ters açarak münacaata eşlik ederler. Münacaatta sonra ” Hayırlı yağmurlar, bolluk ve berekekli ürünler vermesi için Allaha” dua edilir. Özellikle çocukların her duanın arkasından “âmin” diye bağırması harman yerinde yankılanır. Bu olay “Yağmur Duası” töreninde de aynı şekilde yapılırdı.
Köylülerimiz akşamdan pişirdikleri “kalakay“ hıdrellez çöreğini hıdırellez günü çocukların beline “telli çevre“ ile bağlayıp ekin tarlalarına gönderirler. Bu çörekleri çocuklar buğday tarlalarında “bolluk“ olsun diye yuvarlarlar. Bu yuvarlamada çörek düz düşerse “bolluk ve bereket fazla, ters düşerse kıtlık olacak“ diye yorum yaparlar. Çocuklara yuvarladıkları çörekler hediye edilir.
Kömeşler-çörekler bittikten sonra genç kızlar ve erkekler kendi aralarında çeşitli oyunlar oynarlar. Kadınlar onları seyreder. Kızlar genelde hıdırellezde halay çekerler, düğünlerdeki oyunlardan ve özellikle “çömlek oyunu“ ve “çekirge oyunu “oynarlardı.